© Yeni Arayış

2025 yılında Dünya ekonomisine ilişkin beklentiler

Standard & Poor’s (S&P), 2025 yılında dünya ekonomisinin %3 oranında büyüyeceğini tahmin etmektedir. Bu büyüme oranı, COVID-19 salgını sonrası dönemde ekonomilerin toparlanma sürecine işaret etmektedir.

2025 yılına ilişkin dünya ekonomisi beklentilerini çeşitli uluslararası kuruluşların raporlarına göre ele aldığımızda, genel olarak, küresel ekonomide ılımlı bir büyüme öngörülmekte, ancak bölgesel farklılıklar ve potansiyel riskler öne çıkmaktadır.

Küresel Büyüme Beklentileri

Standard & Poor’s (S&P), 2025 yılında dünya ekonomisinin %3 oranında büyüyeceğini tahmin etmektedir. Bu büyüme oranı, COVID-19 salgını sonrası dönemde ekonomilerin toparlanma sürecine işaret etmektedir. S&P, merkez bankalarının faiz oranlarını düşürmesiyle birlikte ekonomilerde "yumuşak iniş" senaryosunun mümkün olabileceğini belirtmektedir.

Birleşmiş Milletler (BM) ise 2025 yılı için küresel ekonomik büyüme tahminini %2,8 olarak açıklamıştır. BM, zayıf yatırım, durgun verimlilik artışı ve yüksek borç seviyeleri gibi faktörlerin büyümeyi sınırlayabileceğini vurgulamaktadır.

Bölgesel Ekonomik Görünüm

S&P, ABD ekonomisinin 2025 yılında %2 büyümesini beklemektedir. BM ise bu oranı %1,9 olarak tahmin etmektedir. Yeni yönetimin politikalarının enflasyonist baskıları artırma ve finansal koşulları sıkılaştırma riski bulunduğu belirtilmektedir.  

S&P, Avro Bölgesi ekonomisinin 2025 yılında %1,2 büyüyeceğini öngörmektedir. BM ise bu oranı %1,3 olarak tahmin etmektedir. Bölgedeki ekonomik toparlanmanın nispeten yavaş ilerlemesi beklenmektedir.

S&P, Çin ekonomisinin 2025 yılında %4,1 büyüyeceğini tahmin etmektedir. BM ise bu oranı %4,8 olarak öngörmektedir. Çin, hızlı büyümesini sürdürmekle birlikte, önceki yıllara göre daha ılımlı bir artış sergilemektedir.

BM, Hindistan ekonomisinin 2025 yılında %6,6 büyüme ile en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olacağını belirtmektedir.

Türkiye Ekonomisi

BM, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında %3,1 büyüyeceğini ve enflasyonun %43,9’a gerileyeceğini öngörmektedir. Ayrıca, mali konsolidasyon tedbirleriyle mali açıkların daralması ve enflasyonist baskıların hafiflemesi beklenmektedir.

OECD ise Türkiye ekonomisinin 2025 yılında %3,1 büyüyeceğini tahmin etmektedir. Enflasyonun ise yıllık ortalamada %30,7 olacağı öngörülmektedir. OECD, Türkiye'de sıkılaşan finansal koşullar ve devam eden mali konsolidasyonun hane halkı tüketimini sınırlandıracağını, ancak dış ortamdaki iyileşme ve uluslararası turizmdeki canlanmanın ihracatı artıracağını belirtmektedir.

2025 yılında dünya ekonomisinin ılımlı bir büyüme sergilemesi beklenmektedir. Bölgesel farklılıklar ve potansiyel riskler göz önünde bulundurulduğunda, ekonomik politikaların dikkatli bir şekilde yönetilmesi önem arz etmektedir

Küresel Enflasyon ve Ticaret

BM, küresel enflasyonun 2025 yılında %3,4’e gerilemesini beklemektedir. Merkez bankalarının faiz oranlarını düşürmeye devam edeceği öngörülmektedir. Küresel ticaretin ise 2025 yılında %3,2 büyüyeceği tahmin edilmektedir. Jeopolitik gerilimler, korumacılık politikaları ve artan borçlanma maliyetlerinin küresel ticaret ve ekonomik görünüm üzerinde risk oluşturmaya devam ettiği vurgulanmaktadır.

Sonuç

2025 yılında dünya ekonomisinin ılımlı bir büyüme sergilemesi beklenmektedir. Bölgesel farklılıklar ve potansiyel riskler göz önünde bulundurulduğunda, ekonomik politikaların dikkatli bir şekilde yönetilmesi önem arz etmektedir. Özellikle enflasyonla mücadele, mali disiplin ve yapısal reformlar, sürdürülebilir büyüme için kritik faktörler olarak öne çıkmaktadır.

Bir diğer önemli konu ise, Avrupa ve ABD bölgesi ithalatlarını kısıtlayıcı içe dönük politikalar yürütecekleri beklenmektedir. Bu nedenle;

1. Türkiye ekonomisi için öne çıkan ihracatçı sektör ve firmaların Avrupa pazarından daha çok Asya pazarında nasıl bir rol alınabilir, bu konuda çalışmalar yürütmeleri gerekir.

2. Türkiye’de de içe dönük önemli planlamaların yapılması önem arz etmektedir.  AB ve ABD gibi piyasa ekonomisinin önemli öncü ülkelerin içe dönük kamu önderliğinde yürüttükleri planlamaların yakından takip edilmesi gerekmektedir.

3. Özellikle ülke nüfusunun niceliksel olarak önemli olsa da niteliksel olarak her alanda sürdürülebilirlik açısından önemi daha fazladır. Bu nedenle, eğitim konusunda ciddi reformların yapılması ve eğitimin piyasanın fiyat mekanizmasının çarklarına emanet edilmemesi gerekir.

4. Ülkenin yurtiçinde zorunlu ihtiyaçları karşılayacak, mekanizmaların kurulması ve gerekli planlamaların yapılması zorunludur. Özellikle, gıda güvenliği ve barınma sorununa ilişkin özel çalışmalar gereklidir.

Özellikle, ABD ile Çin ticaret savaşı, Türkiye’de kamunun ve iş dünyasının önemli bir stratejik planı yok ise, iç dengelerdeki açıklar nedeniyle, doğacak fırsatlardan yararlanamayacağı gibi doğacak tehditlerden de negatif etkilenmesi olasıdır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER