19 Mart protestolarında muhalefetin insanları yönlendirmesi gereken noktalar
SİYASETErdoğan’ın güç imgesini zedelememek adına geri çekilmesini beklemiyorum ancak bu süreci yargı yoluna indirgemiş olması da aslında açık bir kapı bıraktığını gösteriyor. Erdoğan da şu an belirsizliği yönetiyor. Yöntemler çok şey anlatır. Yönteminiz ortaya çıkan sonucu tamamen etkiler. İktidar da hata yapar. Erdoğan da hata yapıyor, belirsizliği kokluyor, bazen de belirsizlik yaratıyor.
Erdoğan’ın güç imgesini zedelememek adına geri çekilmesini beklemiyorum ancak bu süreci yargı yoluna indirgemiş olması da aslında açık bir kapı bıraktığını gösteriyor. Erdoğan da şu an belirsizliği yönetiyor. Yöntemler çok şey anlatır. Yönteminiz ortaya çıkan sonucu tamamen etkiler. İktidar da hata yapar. Erdoğan da hata yapıyor, belirsizliği kokluyor, bazen de belirsizlik yaratıyor. Protestolar uzadıkça kısıtlayıcı olmaktan çıkan faktörler kısıtlayıcı olarak geri dönebilir.
Önceki yazımda belirttiğim üzere iktidarın önünde -şimdilik- çok az kısıtlayıcı kaldı. Bunlardan biri, daha sonradan değişebilecek olan ekonomik durum. İktidarın büyük doğal kaynakları yok ancak kendine para akışı da yaratabilir. Diğeri kısıtlayıcı ise kitlesini kaybetmek. Bunun için de muhalefetin Erdoğan’dan koparabileceği kitleyi etkileyecek şekilde bu protestoları yönetmesi gerektiğini düşünüyorum. İmkanlar ve ihtimaller tamamen kapalı değil, makul olmak için büyük idealleri değil; ihtimalleri sevmemiz gerekiyor.
İktidar ve İktidarın hangi seçmeni?
İktidar çok güçlü, ciddi, ancak yekpare değil. İktidar içinde güvenle ayırabileceğim farklılıklar var. Bu farklılıklar yöntem, çıkar, varlık sebebi ve hayata bakış açılarına göre ayrılıyorlar.
Erdoğan’ın bu denli keskin bir karar almasının ardında iktidarın bir bütün hâlinde çalışmaması olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar yaptığım Fahrettin Altun okumalarından onun yöntemlerini tanıdığım ve güncel olarak da takip ettiğim kadarıyla, bence bu onun tavsiye edeceği bir strateji değildi. Fahrettin Altun iktidarın gerçeklik yaratma (rıza üretimi ya da algı yaratımı olarak da geçiyor) operasyonunun sağlayıcısıydı. Bu da halkın Erdoğan’a oyun değiştirici bir tepki göstermemesini, yani Erdoğan’ın çok farklı siyasi pozisyonlar arasında kitle kaybetmeden geçiş yapabilmesini sağlıyordu. Ancak son zamanda Erdoğan’ın eline iki kez iç ve dış siyasetin tek bir düzlemde buluştuğunu düşündüğü bir fırsat geçti: Suriye ve İmamoğlu vakaları. Şu an Erdoğan’a bu ihtimaller alanını sağlayan şey bu dönem için kısıtlayıcısız kalmak. Erdoğan’ın şahin kanadı ya da Erdoğan bugün bu hamleyi belli ki böyle bir okumayla yaptı.
Peki, bundan sonrası için, protestolardan hemen önce başlayan ve şu an devam eden iletişim stratejisi ne? İletişim Başkanlığı’nın başında olduğunu düşündüğüm bu sürecin son sekiz yılda başarıyla yaratılan devletçilik – devlet fetişizmi var. Bu, AKP ve MHP arasında geçişler yaratan bir seçmen kitlesi oluşturdu. Erdoğan’ın kendisinden kopabilecek olan ve 2023 seçimlerinde muhalefetin oy alamadığı bu kitlesini yalnızca milliyetçi olarak tarif etmenin hatalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü milliyetçilik tepkisel bir pozisyonken, devletçilik bir coşku ve mistikleştirmeyle çalışıyor. İnsanların en çok korumak istediği, “devletimin ve polisimin yanındayım” diye ifade ettiği, Altun’un da diziler, TV programları ve sosyal medya aracılığıyla insanlarda yer ettirdiği, muhalefetin de büyük kesimlerini bugüne kadar etkisiz bırakabilen bir gerçeklikti. Erdoğan’ın seçmenlerinin bir kısmı için hâlâ devlet-hükümet ayrı söylemi, Erdoğan’ın da hakikati savunan yüce bir devleti temsil ettiği fikri yaygın.
Bu kitlenin mensuplarından bir kısmı iktidarın bağımlılık ilişkilerine tamamen dahil olmayan devlet memuru. Bir kısmı polis. Bir kısmı asker. Bir kısmı milliyetçi gençler, bir kısmı orta yaş üzeri, bir kısmı işsiz, bir kısmı emekçi. O yüzden her yerde aynı polis şiddetini görmüyoruz. Bu da iktidarın üzerinde oynanabilecek kitleleri olduğunu gösteriyor, muhalefet için umut verici bir durum.
Saraçhane önünde halkın Özgür Özel ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’le yaptığı pazarlık, halkın CHP’yi protestoları koordine eden bir çizgiye çekmesi bizlere bunu çok net gösteriyor. Üniversite öğrencilerinin birbirleriyle kampüslerde ve şehir meydanlarında buluşması da bunun göstergesi. Bu göstergelerin bahsettiğim kitlenin önüne getirilmesi gerekiyor. Görünürlük, ancak ve ancak göstergenin doğru adrese teslimiyle mümkün.
Muhalefet Ne Yapmalı?
Muhalefetin şu anda oynadığı iki uçlu bir oyun var:
Birinci uç: Erdoğan’ı çok fazla kışkırtıp gadrini tamamen üzerine çekip toplumsal güç-iktidar gücü mücadelesini kaybetmek.
İkinci uç: Sokak protestolarını “devlet-devlet karşıtlığı” ikileminden kurtararak Erdoğan’ın devletçi ama Erdoğan’la artık tamamen aynı fikirde olmayan seçmenini ikna etmek. (İktidarın kendi seçmenini tanıdığını var sayarak) İktidarın söyleminden anladığımız kadarıyla:
* Bu seçmen tipi halkın kışkırtılmasından rahatsız.
* Bu seçmen tipi solun sembolik görünümünden rahatsız. Örgüt ve örgütleme kelimeleri bu insanlar için büyük bir tabu ve devlet karşıtlığını çağrıştırıyor (bu yüzden 1980 darbesi döneminden beri “terör organizasyonu” yerine “terör örgütü” deniyor.)
* Bu seçmen tipi tepeden inme halk hareketlerinden rahatsız, daha doğrusu halk hareketlerinin bir merkezden düzenlendiğini zannediyor.
Ancak bu seçmen tipinin düşündüğünün aksine, halk bu hareketi kendi içinden ve organik bir şekilde ortaya çıkardı. Saraçhane önünde halkın Özgür Özel ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’le yaptığı pazarlık, halkın CHP’yi protestoları koordine eden bir çizgiye çekmesi bizlere bunu çok net gösteriyor. Üniversite öğrencilerinin birbirleriyle kampüslerde ve şehir meydanlarında buluşması da bunun göstergesi. Bu göstergelerin bahsettiğim kitlenin önüne getirilmesi gerekiyor. Görünürlük, ancak ve ancak göstergenin doğru adrese teslimiyle mümkün.
Erdoğan kitlesinin aklının çelindiğini, şiddet araçlarını arttırdıkça kendi kitlesinin elinden gidebildiğini görmesi, Erdoğan’ı Altun’un başında olduğu iletişim stratejileri cephesine geri çekebilir.
Nasıl Yapmalı?
1- Aslında Özel’in 21 Mart’taki konuşmasında kitleye polise saldırılmamasını, polis barikatının şiddet kullanmadan aşılmaya çalışılmasını tembihlediği açıklamaları buna yönelikti. Muhalefetin iletişim hesaplarının bu yönde paylaşımlar yapmaları gerekiyor. Twitter’da protestocuların CHP’li siyasetçileri sahaya inmeye çağırdığı, onlarla plan yapmaya çalıştığı videoların yayılması bu konuda çok yardımcı oluyor.
2- Sol partilerin toplumu organize edici rolü önemli ancak artık flamalarını indirmeleri ve yalnızca Türk bayrağını kullanmaları gerekiyor. Sol partilerin ilk gün Saraçhane’de bulunurken kendilerini gösterme gereği haklıydı. Kimin orda olduğunun bilinmesi ilerisi için önemli, toplumun rağbet etmediği organizasyonların toplumsal dayanışmada oynadığı rolün hatırlanması ve rağbet görmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak Erdoğan konuşmasında sol örgütlerden bahsediyorken, bunun yapılmaması gerekiyor.
3- Atılan sloganların kimlik siyasetine kurban gitmemesi çok önemli. Türkiye temsil siyasetinin aslında üretken olmayan albenisinde son on beş yılını harcadı. Kürt siyasi hareketinin de Türk milliyetçiliği hareketinin de protestolarda kendilerini değil, herkes için müşterek olan sandık talebinin etrafında, demokrasi ve özgürlük talebinde birleşmeleri gerekiyor. Bugün protestonun görünür kılınmasının elzem olması iktidara karşı bir kısıtlayıcı güç olmak ve müzakere alanı yaratmak. Protestolarının çeşitli yaşam tarzı veya kimlik temsillerine ram olması polis şiddetini arttıracak ve protestonun kitleselleşmesini engelleyecektir. İktidar da tam tersine, kimlik siyasetini kullanmaya çalışacaktır.
4- Halkın ve sokaktaki insanların motivasyonunun yukarıda tutulması gerekiyor. Çok büyük talepler yerine, şu anki gibi temel ve net bir talebin olması önemli. Muhalif siyasetçilerin protestocularla düzenli iletişim kanalları kurmadılarsa acilen kurmaları gerekiyor. İktidar siyasetçilerinin hayal ettiğinin aksine hiyerarşik bir bina değil, alabildiğine geniş ve düz bir alanda mücadele ediliyor.
Hem Erdoğan’ın devlet aparatının gadrini tamamen üzerine çekmemek, durumu Erdoğan’ın yıllardır kendini var ettiği seçim siyasetiyle alakalı kılabilmek için bunların yapılması çok önemli. Erdoğan kitlesinin aklının çelindiğini, şiddet araçlarını arttırdıkça kendi kitlesinin elinden gidebildiğini görmesi, Erdoğan’ı Altun’un başında olduğu iletişim stratejileri cephesine geri çekebilir.
Erdoğan’ın güç imgesini zedelememek adına geri çekilmesini beklemiyorum ancak bu süreci yargı yoluna indirgemiş olması da aslında açık bir kapı bıraktığını gösteriyor. Erdoğan da şu an belirsizliği yönetiyor. Yöntemler çok şey anlatır. Yönteminiz ortaya çıkan sonucu tamamen etkiler. İktidar da hata yapar. Erdoğan da hata yapıyor, belirsizliği kokluyor, bazen de belirsizlik yaratıyor. Protestolar uzadıkça kısıtlayıcı olmaktan çıkan faktörler kısıtlayıcı olarak geri dönebilir. Bir sonraki yazımda Erdoğan’ın stratejik hatalarına ve muhalefetin bunları nasıl kullanabileceğine değineceğim.
Son Not: Siyaset bilimcilere de hitap etmek istiyorum. Sokaklardaki çoğunluk Arendt’in çoğulcu gücü, Spinoza’nın topluluktan doğan ve iktidarın ayağını çelen gücü, Antonio Negri’nin ifade ettiği şekliyle bilişsel sınıfların bir araya geldiği, Bauman’ın akışkan kimlikler diye ifade ettiği o akışkanlığı bir kaba akıtan, Timur Kuran’ın yıllarca çalıştığı halk hareketleri nasıl mümkün olur sorusuna cevap verdiği eşikleri aşan bir topluluk. Lütfen konuşun, parti genel başkanlarını arayın, onlara mail atın. Öğrencilerinize stratejik akıl ve moral verin.
İlginizi Çekebilir