Osman Kavala kaynağı belirsiz iddialarla tam 1000 günü aşkındır tutsak. Osman Bey’le özgürlüğü sırasında birebir tanışma fırsatım olmadı, ama aydın ve demokrat bir iş insanı olarak Türkiye siyasetinin çok sesli bir yere gelebilmesi için sergilemiş olduğu çabalara tanığım. Türkiye’deki Kürt sorunun barışçıl bir şekilde çözülmesi yönünde taraf almasından tutun da azınlıkların haklarının devlet tarafından korunması, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzelmesi için sarf ettiği emek Osman Kavala’yı Türkiye’deki gerici-faşist iktidarın hedef tahtasına oturttu. Osman Bey 1000 günü aşkındır tutsak. Daha da hüzünlü olanı Osman Kavala’nın tutsaklığının yalnız bir tutsaklık olması. Kendisinin de mensubu olduğu Türkiye burjuvazisinin sessizliği Osman Kavala özelinde Türkiye demokrasinin geleceği için çok karanlık bir tablo çiziyor.
Osman Kavala ile aynı liseden mezunuz. Ben de aynı onun gibi Robert Kolej mezunuyum. Hepinizin malumu Robert Kolej, diğer birkaç liseyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten eski seçkin kesimin mezun olduğu, başarılı çocuklarını gönderdiği bir okul. Mezunlarının önemli bir kesimi eğitimine ve kariyerlerine başta ABD olmak üzere yurtdışında devam ederken önemli bir bölümü de cumhuriyetin siyaset, ekonomi, bilim, kültür ve sanat alanına önemli katkılar yapmış kimselerden oluşuyor.
Okulun bir de RC Quarterly adında üç ayda bir çıkan bir mezunlar dergisi var. Dergi Türkiye’deki ve dünyanın dört bir yanına dağılmış olan mezunlarının başarı öykülerini gururla paylaşıyor. Yeni böcek türlerinin keşfinden tutun çocuk kitabı çıkaranlara, dünyanın en ücra noktalarına yelken açanlardan iş dünyasında kariyer basamaklarında tepe noktalara yükselenlerin hikayeleri mezunlarla paylaşılıyor. Böyle bir dergiyi okuyan herhangi biri kolaylıkla dünyanın pespembe olduğu izlenimine kapılabilir. Dergide yer bulamayanlar farklı oldukları için tutunamayanların öyküleri, hadi diyelim yeni mezun gençlerin morali bozulmasın diye paylaşılmaması anlaşılır. Anlaşılmaz olan Türkiye’deki özgürlük mücadelesi için uğraşan ve bedel ödeyen ve o nedenle 1000 günden beri hiçbir kanıt olmamasına karşın tutsak olan Osman Kavala’dan tek kelimeyle bile bahsedilmemesi.
Şimdi diyeceksiniz ki Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir lisenin mezunlar dergisinde hükümet karşıtı bir yazı çıkmasını beklemek anlamsız değil mi. Ne var ki Robert Kolej herhangi bir devlet lisesi değil, eski Türkiye burjuvazisinin ocağı. İşte tam da bu nedenle gerçek aydın bir burjuva gibi davranma cesaretini gösteren mezununa sahip çıkması gerekir. Osman Kavala’nın liseden dönem arkadaşları Silivri tutukevi önünde pankart açıp destek vermişlerdi, ama bu örnek demokratik davranış bile dergide evlilik haberleri arasında iki satır yer bulamamıştı.
Eski Türkiye burjuvazisi demokrasi var “mış” gibi yapmaya devam ettikçe varlığından çok şey yitirecek. Sessiz kalmak bir seçenek değil. Bize ve kazancımıza dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla sessiz kalan eski Türkiye burjuvazisi sayesinde AKP hükümeti son 18 senedir istediği şekilde at oynatarak Türkiye’yi hilafetin eşiğine kadar getirdi. Bunda iktidarla didişmek yerine uzlaşmayı tercih eden birçoğu iş ve medya dünyasında yer etmiş Robert Kolej mezunlarının da payı var. Onlar hala havalar çok güzelmiş gibi yapabilir. Ama şunu da asla unutmamak gerekli Osman Kavala ne bir ilk ne de bir son; kendisi ve yalnız mücadelesi Behice Boran, Mihri Belli, Genco Erkal, Büşra Ersanlı ve Aslı Erdoğan gibi ülkenin daha eşit daha demokratik olması için geçmişte ve günümüzde bedeller ödemekten çekinmeyen özgürlükçü kolej geleneğinin parçası. Hele siz bir de yeni mezun kolejli gençleri görün, hepsi fişek gibi, onlar için sessizlik asla bir seçenek değil. Umudumuz onlarla.