Irkçılığa Karşı Tek Yürek #blacklivesmatter

Irkçılığa Karşı Tek Yürek #blacklivesmatter

Amerika’daki olaylar nasıl başladı?

Minneapolis’te yaşayan George Floyd isimli vatandaş polise “Nefes alamıyorum, lütfen” demesine karşın sekiz dakika boyunca polisin boğazına bastırması sonucu öldü/öldürüldü. Görüntüler sosyal medyada kısa sürede büyük tepki çekti. Siyahi vatandaşın elinde herhangi bir silah veya kesici alet yoktu fakat polisin tavrı hem çok sertti hem de vücut dili adeta nefret saçıyordu. Daha önceden onsekiz kere hakkında şikayet olmasına rağmen hiçbir yaptırım yapılmayan polis bundan güç almış olsa gerek.

Olay yerinde hayatını kaybeden George Floyd için kısa bir süre sonra binlerce insan Minneapolis’te protesto gösterisi yapmaya başladı. Polis açığa alınmıştı fakat hakkında herhangi bir işlem yapılmaması ve devlet yetkililerinden sağduyulu bir açıklama gelmemesi olayların tüm Amerika’ya sıçramasının sebeplerinden biri. Aynı zamanda olay yerindeki diğer üç polisin George Floyd öldürülürken müdahale etmemesi de büyük tepki çekti. O üç polis başlangıçta hiçbir ceza almadı ve protestolar hızlı bir şekilde Amerika’nın tamamına yayıldı. Washington, New York, Miami, Los Angeles, San Francisco ve diğer büyük şehirler başta olmak üzere birçok eyalette yürüyüşler başladı. Tepkilerin iyice artması sebebiyle George Floyd’u öldüren polisin dava sürecine başlandı ve diğer üç polis hakkında da cinayete yardım etmekten işlemler yapılacağı duyuruldu. 8 Haziran’a ertelenen davayı birçok insan takip ediyor olacak. Daha önce 3. dereceden adam öldürmekten yargılanacak olan polis memuru, tepkiler sonrası 2. dereceden adam öldürmekten yargılanacak. Yani cezası daha da artacak.

Ayrıca George Floyd’un ailesi bir yardım kampanyası başlattı. İnternet üzerinden ister isminizi yazarak isterseniz de isimsiz bir şekilde maddi yardımda bulunabiliyorsunuz. Bir haftada toplam 12 milyon doları aşacak bir tutar toplandı ve bu yardım her geçen gün artıyor. George Floyd’un 6 yaşındaki kızı Gianna’nın söylediği cümle adeta bir ders niteliğinde: “Babam dünyayı değiştirdi.

Washington’da neler oluyor?

Gerek sosyal medya gerekse basında çıkan haberlerden yola çıkarak olayları yerinde görmek isteyip Beyaz Saray’ın yolunu tuttum. Yağmalara karşı birçok işletmenin vitrinlerinin önünü ahşap levhalarla kapatarak güvenlik önlemini aldığını gördüm. Benim de yüksek lisans programımı tamamladığım Washington merkezli ve Beyaz Saray’a sadece iki dakikalık yürüme mesafesindeki Türk üniversitesi  Bay Atlantic University, bir grup tarafından saldırıya uğramış ve ön taraftaki camları kırılmıştı. Bir insanın neden bir eğitim kurumuna saldırır? Sebebini çok düşündüm fakat herhangi bir yanıta ulaşamadım. Okul yönetimi saldırı sonrasında güvenlik sebebiyle giriş kısmını ve camları tahtalarla kaplattırdı ve saldırı Türkiye basınında da büyük yankı uyandırdı.

Washington sokaklarında dolaşırken hemen hemen her iki sokakta bir polis arabası görmek mümkün. Washington’un ortasında Amerikan ordusundan askerler ve orduya ait araçlar görmeyi beklemiyordum. Bu benim Washington’a girerken şaşırdığım bir olaydı. Güvenlik had safhadaydı. Sokağa çıkma yasağı Washington Belediye Baskanı Muriel Bowser tarafından resmi bir yazıyla yayımlandı. 1 ve 2 Haziran akşamı saat 19:00’dan sabah 6:00’ya kadar sokağa çıkma yasağı konuldu. Ben Washington’a vardığımda saatler 15:00’i gösteriyordu. Ne polisler ne de ordu mensupları herhangi bir müdahalede bulunmadı. Saatler ilerledikçe göstericilerin sayısı kat kat arttı ve onbinlerce insan Beyaz Saray’a yürüdü. Bu yürüyüşte siyahi vatandaşlar kadar onları destekleyen ve ırkçılığa hayır diyebilen beyaz Amerikalı vatandaşlarında bulunması dikkatimi çekti. Washington’daki birçok dükkanın camlarına güvenlik açısından tahtaların monte edilmesi benim açımdan dikkat çeken ikinci durumdu. Bu yürüyüşün siyahlar ve beyazlar arasında değil, ırkçılığa karşı olanlar ile ırkçılığa ses çıkarmayanlar arasında olduğunu düşündüm.

Bazı eyaletlerde polisin sert tavrı ve protestoculara karşı biber gazı ve plastik mermi kullanıldığı görüldü. Hatta basın mensuplarına bile plastik mermi atıldı ve birçok gazeteci gaz bombasından etkilendi. Şiddet arttıkça protestolardaki kişi sayısının arttığını gördüm. Şiddetin hiçbir zaman çözüm olmadığını o an bir kez daha anladım. Florida eyaletinde bir polisin diz çökmesi, protestoculardan özür dilemesi ve protestonun bir hak olduğunu söylemesi üzerine bütün protestocular bu durumu alkışladı. Protestocuların sakinleşmesini sağlayan polis, en güçlü tekniğin silah değil iletişim olduğunu bir kez daha gösterdi. Ayrıca Washington’da bir polisin Beyaz Saray’ın önündeki parkta protestoculara “Bedenim burada ama kalbim sizinle” demesi de benzeri bir şekilde takdir topladı.

Gözlemlerime Martin Luther King’in yıllar önce söylediği bir sözünü hatırlatarak son vermek isterim: “Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk; kardeş olarak yaşamayı.”

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinden 2015 yılında mezun oldu. 2012 yılında uluslararası gönüllük projesi kapsamında bir ay Rusya'da kalarak çeşitli okullarda Türk kültürünü anlattı. Borusan Makina ve Güç Sistemleri ve Domino's Pizza'nın genel merkezlerinde staj yaptı. 2016 yılında Amerika'ya yerleşti. Bay Atlantic University'de girişimcilik üzerine MBA yapmıştır.

Düşüncenizi Paylaşın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.