Ana muhalefet partisi CHP hafta sonu 35. Olağan Kurultayı’nı gerçekleştirdi. Kurultaydan geriye, Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kast ederek söylediği “diktatör bozuntusu” sözü ve PM listesinde yaşanan sürprizler kaldı.
Önce Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında yer alan Erdoğan için kullandığı “diktatör bozuntusu”na değinelim.
“DİKTATÖR BOZUNTUSU” AYLARDIR KULLANILIYOR
Kılıçdaroğlu konuşmasını bitirdikten bir süre sonra sosyal medyada, bu ifadeyi ilk defa duyuyormuşçasına tek bir yerden komuta edilen bir kampanya başlatıldı. Kılıçdaroğlu’na karşı başlayan kampanyaya hükümet içindeki Erdoğan komiserlerinden ve ardından da Başbakan Davutoğlu’ndan destek geldi. Ardından iktidara yakın gazetelerin manşetlerinde tepki sürdü.
Kılıçdaroğlu’nun son dönemde neredeyse her grup toplantısında dile getirdiği “diktatör bozuntusu” sözüne neden kurultay konuşmasında yer alınca bunca tepki geldi?
Neden bu ifade daha önce defalarca kullanıldığı zaman tepki vermek kimsenin aklına gelmedi?
Tüm bunlar, aylardır bu ifadeyi duyup dava açmayanların, AKP hükümetinin, medyasının, sosyal medya cellatlarının iki yüzlülüğün, riyaların açık bir ifadesidir.
Açılan davalar da, bu iki yüzlülüğün ve riyakarlığın dışa vurumudur.
LİSTE DELİNMESİ NASIL OKUNMALI?
Gelelim kurultaya.
Kılıçdaroğlu, tek adaydı ve yeniden başkan seçildi. Ancak PM seçiminde “Kılıçdaroğlu’nun listesi” yer alan bazı isimler seçilemedi.
Bu isimler arasında Genel Sekreter Gürsel Tekin, Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu gibi isimler de yer aldı.
PM’ye girenler arasında Fikri Sağlar, İlhan Cihaner, Aykut Erdoğdu, Necati Yılmaz gibi isimler var.
Bu sonucu nasıl okumak gerekiyor?
Daha doğrusu Kılıçdaroğlu bu sonuçları nasıl okumalı?
Bu kurultayda da, 2014’te yapılan kurultaydaki gibi benzer bir sonuç çıktı. Bu, parti yönetimi ile örgüt/delege arasında var olan ideolojik uyumsuzluğun göreli olarak devam ettiğidir.
FARKLI CHP’LERİ SENTEZLEMEK
Bu uyumsuzluk, parti içinde farklı katmanlarda “farklı CHP algı ve tasavvurlarının” varlığını göstermektedir.
Kılıçdaroğlu’nun yeniden başkan seçilmesi, CHP’de 7 Haziran seçimleri öncesinde ortaya konan değişim ve yenilenmeye olan desteği göstermektedir. Bundan yapılması gereken, ortaya çıkan bu farklı CHP algı ve tasavvurlarını veri kabul edip; bunların başlatılan değişim ve yenilenme ortak potasında eritilmesini sağlamaktır.
Nasıl kimsenin teorik olarak “esas CHP’li benim” deme şansı yoksa olması gereken parti içindeki bu farklılıkların birbiriyle konuşmaya başlamasını sağlamaktır. Bunun zemini de PM’dir. Burada da görev Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na düşmektedir.
Kılıçdaroğlu, başlattığı değişim ve yenilenmeyi esas kabul ederek; kurultayda ortaya konan farklı CHP algı ve tasavvurlarını sentezlemek durumundadır.
Liderlik de, CHP’nin başarısı da buradan geçiyor.
Acaba bu parti icinde bir yapici hamle yapamama ve bir kararsizlik icinde bulunma: Ulke seviyesinde, veya Dunyamizda ve hatta Evrende bir afet olacaginin mi habercisi diyorum. Cok defa insanlik boyle devrelerden gecmis ve de yol ayrimlarinda secim zorlugu cekmistir. Ancak her problemin bir cozumu vardir ve de cok defa cok yakinimizdadir da biz gormuyor veya korkarak gayret sarfetmiyoruzdur.