Seçim sonuçlarını konuştuğumuz Metropol Araştırma Şirketi Yöneticisi Özer Sencar; “Tayyip Bey şu ana kadar ki yönetimi ile halkın yaklaşık yüzde 50’sinin desteğini aldı. Dolayısıyla şu ana kadar ki sürdürdüğü politikasını devam ettirecektir” dedi ve ekledi “Cemaatin dışındaki muhalefete de sert davranması muhtemeldir.”
Sencar, Demirtaş ile ilgili olarak da; “HDP’de Selahattin Demirtaş onurlu bir şekilde görevden ayrılması sağlanarak iktidarla daha uyumlu bir kişiyi eş başkan yapmaları. Böyle bir HDP, AKP ile yeni anayasa konusunda anlaşabilir” dedi.
Seçimlerde sizin şirketiniz dahil pek çok araştırma şirketi tahminde yanıldı. Neye bağlıyorsunuz bunu?
Türkiye’de parti bağlılığı yüksek bir seçmen kitlesi olduğu bilinir. Bu durum seçim süreçlerinde partilerin yürüttüğü kampanyaların etkileyebileceği seçmen sayısının düşük olmasını da beraberinde getirmektedir. Örneğin daha önceki seçimlerde seçmenlerin karar verme süreçleri incelendiğinde, ancak % 5’inin seçimlere 1 hafta kala hangi partiye oy vereceklerine karar verdikleri görülmektedir. Fakat 1 Kasım seçimleri uzun süredir tekrarladığımız seçim kodlarının birçoğunu olduğu gibi bunu da değiştirdi.
Mesela..
Türkiye’nin Nabzı Kasım araştırmamızın bulgularına göre; seçmenlerin % 9’u hangi partiye oy vereceklerine seçim öncesindeki son haftada karar verdiklerini belirtmişlerdir, hatta bu kitlenin yaklaşık yarısı yani % 4,5 oranında bir seçmen kitlesi kararlarını sandık başında verdiklerini belirtmiştir. Dolayısıyla seçmenin tavrını geç belirlemesi ve bu belirsiz olan tavrını araştırmacılardan gizlemesi tahminlerdeki yanılgının ana eksenini oluşturuyor denilebilir. Sonuçta 4 ayda iki kez parti değiştirmek kolay açıklanabilir bir durum da değil.
SEÇİMİ DAVUTOĞLU DEĞİL ERDOĞAN KAZANDI
Seçmeni ne etkiledi?
Son 1 haftada partilerini belirleyen seçmenlerin yarısının 1 Kasım seçimlerinde AKP’ye oy verdikleri görülmektedir. Yani AKP’ye oy veren yaklaşık 5 puanlık seçmen bu kararını son bir hafta içinde vermiştir. AKP’nin seçim kampanyasının ana eksenini istikrarın sağlanması oluşturuyordu. Son hafta karar veren 5 puanlık bu seçmen grubunun % 53’ü istikrar, % 24’ü ekonominin düzeltilmesi, % 17’si ise teröre karşı mücadele için AKP’ye oy verdiğini belirtmiştir. Görünen o ki; ekonomideki kötüye gidişat ve özellikle artan terör olayları AKP’nin yürütmüş olduğu “istikrar” kampanyasının başarılı olmasını sağlamıştır.
Seçimi kim kazandı?
Seçimin ilk kazananı açık ve net bir şekilde AKP’dir. Ama AKP derken hepimiz biliyor ki asıl kazanan Tayyip beydir. Çünkü bütün stratejiyi hazırlayan, uygulayan Tayyip Erdoğan’dır. AKP içerisindeki organlar değil, Başbakan değil. Dolayısıyla kazanan Tayyip Bey’dir. Doğal olarak Tayyip Bey’in kazanması demek AKP’nin kazanması demektir. Nitekim seçmen de benzer bir algıya sahiptir. İsim belirtmeden açık uçlu biçimde sorduğumuz ‘AKP’nin başarısında en etkili isim kimdir?’ sorusunun karşılığı Erdoğan’a işaret etmektedir. Toplumun % 65’i AKP’nin başarısının arkasındaki ‘lider’in Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu söylemektedir. Ancak % 17 Davutoğlu’nu etkili bulmaktadır.
ERDOĞAN DEĞİŞMEYECEK
Şimdi yüzde 49’luk bir AKP iktidarı var. Nasıl devam eder?
Tayyip Bey şu ana kadar ki yönetimi ile halkın yaklaşık yüzde 50’sinin desteğini aldı. Dolayısıyla şu ana kadar ki sürdürdüğü politikasını ve davranışını değiştirmeyecektir. Cemaati ve cemaatin elindeki kurumları tasfiye edecektir. Cemaatin dışındaki muhalefete de sert davranması muhtemeldir.
Bu durumda ülke yönetilebilir mi?
2010 referandumuna kadar AKP demokrasinin çıtasını yukarı çıkardı. Ama 2010 referandumundan sonra ülkeyi kendi zihinlerindeki gibi yönetmeyi tercih ettiler. Bu demokrasinin güçlenmesi değil Tayyip Erdoğan’ın güçlenmesi olarak ortaya çıktı. Bu durum bundan sonraki süreçte de devam edecektir.
Buna Tayyip Erdoğan rejimi diyebilir miyiz?
Bunun adının ben değil siyaset bilimciler koysunlar.
ERDOĞAN’IN YENİ ANAYASAYA İHTİYAÇ YOK
Bu yaklaşım devam ederse, uzlaşma, yeni anayasa nasıl mümkün olacak?
Ben yeni anayasanın AKP-HDP işbirliği ile yapılabileceğini düşünüyorum.
Bu mümkün mü?
Mümkün, şöyle. Benim tahminim, HDP’de Selahattin Demirtaş onurlu bir şekilde görevden ayrılması sağlanarak iktidarla daha uyumlu bir kişiyi eş başkan yapmaları. Böyle bir HDP, AKP ile yeni anayasa konusunda anlaşabilir. Eğer bu olmazsa AKP, MHP ile bu imkanı deneyebilir. En azından referanduma götürecek bir sayıyı MHP’den karşılamayı deneyebilir. İlginç bir soru sorayım size.
Buyrun…
Tayyip beyin anayasa değiştirmeye ihtiyacı var mı?
Yok mu?
Bence yok. Eğer gerçekten istiyorsa HDP ya da MHP’yle uzlaşma deneyebilir. Ben açıkçası bir değişiklik ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Tayyip bey, mevcut yasalar ve mevcut imkânlar içerisinde zaten ülkeyi bir başkan gibi yönetiyor, bundan sonra da yönetmeye devam edecek. Şu anda Tayyip Bey’i engelleyebilecek onun davranışlarını kontrol edebilecek herhangi bir kişi ve güç yok. Tayyip bey aynı şekilde AKP’ye de hakim. Ne başbakan ne de bakanlar onun kontrolü dışında bir adım atabilir. Dolayısıyla yoğun bir anayasa değişikliği ihtiyacı söz konusu olmayabilir.
PKK, HDP VE DEMİRTAŞ’I İTİBARSIZLAŞTIRMAYA ÇALIŞTI
Sçimin başka kazananı var mı?
PKK’dır. Bence 7 Haziran’da oyunu yüzde 13’lere çıkaran HDP ve Selahattin Demirtaş’ın başarısı Kandil’deki PKK liderleri tarafından hoş karşılanmadı. Ben iki polisin evde öldürülmesi, Dağlıca, Iğdır, yerel yönetimlerdeki öz yönetim, demokratik özerklik ilan ve kurma gayretlerinin tamamının PKK tarafından bilinçli olarak yapıldığını düşünüyorum. Hedefleri HDP ve Selahattin Demirtaş’ın itibarın kırmak ve onu elemine etmek amacıyla yapıldığını düşünüyorum. Yani PKK’nın yaptıkları yönetime karşı bir terör hareketinden ziyade Selahattin Demirtaş ve HDP’yi itibarsızlaştırma operasyonuydu. Sonuç olarak HDP ve Demirtaş toplumda ciddi bir güç ve itibar kaybına uğramıştır.
ÖNCELİK EKONOMİDEN TERÖRE DÖNDÜ AKP KAZANDI
1 Kasım seçiminde ne değişti, 7 Haziran’a göre?
7 Haziran seçimlerinde halk iktidara bir uyarı mesajı verdi. AKP’yi tek başına iktidar yapmadı. Halk, tek başına iktidar yerine bir koalisyonun daha sağlıklı olabileceğini düşündü. Bunun bir başka sonucu şu idi: muhalefet partileri de kendi arasında bir hükümet kurabilir çoğunluğa sahip oldu. Ama MHP’nin özel tavrı nedeni ile üç muhalefet partisi bir araya gelip bir koalisyon kuramadı.
Bu süreçte ilk kırılma nerede yaşandı?
Meclis başkanlığı seçiminde. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Baykal’ı kullanarak muhalefetin kendi arasında bir meclis başkanı çıkaramayacağı bir pozisyon üretti ve AKP’li bir vekil Meclis Başkanı oldu. Meclis Başkanlığı AKP’ye geçtikten sonra Tayyip Bey erken seçime gidebiliriz demiştir kanaatindeyim. Sonuç olarak MHP, koalisyona uzak duruyordu. CHP çok arzulu ve hevesleydi hatta Davutoğlu da koalisyon yapmak istiyordu ama Tayyip Bey ustaca taktiklerle süreyi doldurup seçim kararı aldı.
Ülkede de çok şey yaşandı…
Elbette; Türkiye’de dört ay içerisinde pek çok olay yaşandı. Özellikle terör olayları halkı bunalttı. Burada halk şöyle düşündü sanıyorum: “Seçim yaptık ve muhalefete iktidar olma şansı tanıdık. Muhalefet bu şansı, çok basit nedenler ve inanılmaz öngörüsüzlüklerle kullanamadı”. Halk bu sefer açık ve net bir şekilde tekrar AKP’ye yöneldi. Bizim halkımız hem sağduyulu hem de pragmatisttir. AKP’nin koalisyon belirsizliği, terör ve ekonomide görülen belirsizlikleri ‘istikrar’ parantezine alarak topluma sunması karşılık bulmuştur.
AKP KAYBETTİĞİ TÜM OYLARI ALDI
Peki partileri ele alalım. Oy değişimleri nasıl ve neden yaşandı?
Partilerin oy değişimlerinin rotalarını detaylı olarak Türkiye’nin Nabzı abonelerimizle paylaşmaktayız, fakat kısaca, özellikle AKP’nin oy kaynaklarına değinecek olursak; 1 Kasım’da kararını değiştirerek AKP’ye oy vermiş en büyük kitle 7 Haziran’da MHP’ye oy vermiş seçmenlerdir. Seçim sonrası araştırma sonuçlarındaki partiler arası oy geçişlerindeki net rakamlara baktığımızda; AKP’nin %49,5 seviyesindeki oyunun 3,6 puanı 7 Haziran’da MHP’ye oy verdiği görülmektedir. Nitekim MHP 1 Kasım’da 4,4 puan oy kaybetmiştir. 1 Kasım’da AKP’ye oy geçişi görünen en ilginç adres CHP’dir. İstatistiksel olarak anlamlı seviyede olmasa da 7 Haziran’da CHP’yi tercih eden 1,8 puanlık bir seçmen grubunun 1 Kasım’da AKP’ye oy verdiği görülmektedir. AKP’nin bir diğer oy kaynağı ise, HDP’dir. Tahmin edilenin aksine 1 Kasım’da HDP’den AKP’ye geçen seçmen sadece 0,6 puanlık bir kitledir. Ayrıca AKP’ye yaklaşık 1 puanlık diğer partilerden (daha çok SP tabanından) ve 1,6 puan 7 Haziran’da sandığa gitmeyen küskün AKP’lilerden geldiği görülmektedir.
AŞİRET VE DİNİ LİDERLERİN GÜCÜ
HDP’den nasıl oy aldı AKP?
Az önce de bahsettiğim gibi; tahmin edilenin aksine 1 Kasım’da HDP’den AKP’ye geçen seçmen sadece 0,6 puanlık bir kitledir. Güneydoğu’daki operasyonlar devam ederken Tayyip Bey’in bölgedeki feodal aşiret ve dini liderlerle birebir toplantı yaparak görüştüğü haberi sızdı kamuoyuna. Bu, milliyetçi olmayan muhafazakar dindar ve inançları nedeniyle PKK’yı hiçbir zaman benimsememiş olan muhafazakar dindar seçmenlere yönelik çok güçlü bir mesajdı. Bu mesajı, HDP’den AKP’ye geçen bu kısıtlı oy desteğinin açıklaması olarak okumak da mümkün.
Araştırma sonuçları ne diyor?
7 Haziran’dan 1 Kasım’a HDP’den AKP’ye yönelen seçmenlerin neden parti tercihlerini değiştirdiklerine baktığımızda ise “terörün son bulması” söyleminin öne çıktığı tespit edilmiştir. Ama HDP’nin 1 Kasım’da kaybettiği oy desteğinin yöneldiği tek veya en önemli adres AKP değildi. 7 Haziran’da HDP’ye oy veren 0,8 puanlık bir seçmen kitlesinin 1 Kasım’da CHP’ye oy verdiği anlaşılmaktadır. HDP’nin 7 Haziran’da sıkça belirtilen “emanet oyların” bir kısmını muhafaza edebildiği, fakat bir kısmını kaybettiği görülmektedir. Bunun yanı sıra, HDP’nin sandığa gitmeyen seçmenin bulunduğu ve bu kitlenin %0,9 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir. Bu durum bize HDP’nin 1 Kasım’da seçmenini sandığa taşımakta sorun yaşadığını ve kaybettiği 2 puanın yarısının adresini açıklamaktadır.
MHP’DE DEĞİŞİM OLMAZ
MHP liderlik tartışmaları başladı. Mümkün mü bir değişim?
O partinin kararı. Eğer liderlerinden memnunlarsa tutsunlar değillerse değiştirsinler. Ama ben MHP’de bir değişim yapılabileceğini zannetmiyorum. Devlet Bahçeli istifa etmediği sürece MHP’de lider değişikliği yapılabilmesinin dış dinamiklerin de etkisiyle çok zor olacağını düşünüyorum.