Geçtiğimiz hafta 93 yıllık cumhuriyet tarihinin demokrasi adına en karanlık günlerine sahne oldu. Diyarbakır Belediyesi eşbaşkanlarının göz altına alınmasıyla başlayan hafta, Cumhuriyet yazar kadrosuna yönelik Gestapo benzeri bir baskınla devam ederken, Türkiye’nin üçüncü büyük partisi HDP’nin yöneticilerinin tutuklanmasıyla sona erdi. Yaşananlardan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aklındaki yönetimde muhalefetin yeri zindanlar olduğu anlaşılıyor. Bu nedenle ülkenin dört bir yanındaki F-tipi tutukevleri siyasi tutsaklarla dolup taşıyor.
Bahaneleri hazır; terörizme karşı mücadele. Terörizmle etkin mücadele barış ve demokrasiyi savunanları hapse atarak gerçekleşemeyeceğine göre, dertleri mutlakçı bir başkanlık sistemi kurmak olmalı. Üniversitelerin tamamıyla işlevsiz bir hale getirildiği, yargının yürütmenin tam kontrolü altına girdiği, spordan müziğe, sanattan turizme tüm alanların “milli iradenin” denetiminde yaşandığı bir kör ve sağırlar ülkesi; istenen bu.
İstenen bu kadar netse, biz ne yapabiliriz? Ah vah edip dizlerimize vurup dövünmek yerine barış ve demokrasi yanlısı anti-faşist bir cephe nasıl kurabiliriz onu konuşalım istiyorum. Demokrasi İçin Birlik Hareketi, Birleşik Haziran Hareketi benzeri girişimler giderek ivme kazanıyor ve mücadeleleri daha da ileriye gidecektir. Bu iki hareketten de daha üst seviyede CHP-HDP-DISK-KESK- benzeri demokratik parti ve emek örgütleri arasında bir ortaklaşmayı da tartışmaya açmanın zamanı geldi. Siz “asla olmaz, gerçekleşemez” diyenlere kulak asmayın. Bal gibi de gerçekleşir. Ne var ki böyle bir cephenin etkin olabilmesi için 3 temel hususta anlaşmak gerekiyor. Hedefte, söylemde ve eylemde birlik.
1- Hedefte birlik: Öncelik ortak hedefin belirlenmesi olmalı. Kısa vadede diktatörlüğün derinleşmesine ve iç savaş sürecine karşı ortak anti-faşist tavır ve eylem, orta vadede asgari demokrasinin yeniden tesisi, uzun vadede toplumsal barış. Kısa vadede her yandan bastıran AKP faşizmine karşı ortak ses verebilmek çok önemli, bunun için ortak bir yürütme kurulu oluşturulabilir, basın açıklamaları ve eylem öncelikleri bu yürütme kurulu kanalıyla duyurulabilir. Orta vadede yapılması gerekenler ise sırasıyla Başkanlık referandumunu engellemek, devlet baskısı nedeniyle engellenemiyorsa bile etkin bir karşıt kampanya geliştirmek, bunun sonucunda iktidarın yargı ve yaşama üzerindeki etkisini ifşa eden kampanyalara ağırlık vermek olacaktır. Uzun vadede yapılması gereken son dönemde ağırlaşan dinci ve ırkçı ayrımcı söylem karışında büyük zarar gören yurttaşlarımız arasındaki ilişkileri onarmaya yönelik çabalar olmalı. Özellikle AKP dönemini inceleyen Hakikat ve Barış süreç ve kurumları oluşturulmalı, özellikle gençlerin etkin katılımı hedeflenmeli.
2- Söylemde birlik: Anti-faşist söylemin şiddet karşıtı, barış yanlısı ve parlamenter katılımcı demokrasiyi savunması gerekir. Burada önemli olan kamuoyuna verilen mesajları ortak bir dil ve sözcük diziniyle sıklıkla ifadesi. Sosyal medyadaki duyurulardan basın toplantılarına ortak sloganların ve hedeflerin tekrarı yılgın kitleler nezdinde ortak bir hareketin varlığına yönelik inancı güçlendirecek mücadele azmi aşılayacaktır.
3- Eylemde birlik: Bu söylemin kamuoyuna aktarılması ana akım yazılı ve görsel medyada mümkün olamayacağı için mahalle mahalle, sokak sokak toplantıların yapılması AK-Muhtarların muhaberat ağına karşı önlemlerin alınması gerekir.
Ortaklaşan gruplar eylem birlikteliğini gerçekleştirmek zorundadır. HDP’lilerin tutuklanmasından, Cumhuriyet yazarlarına kadar ortak demokratik eylemlilik ancak CHP’nin on alması ve parti ve gençlik örgütlerini etkin mücadeleye çekmesiyle mümkün olacaktır. CHP olmadan bu iş olmaz. CHP Gençlik Kollarının tehlikenin çoktan farkına varmış olması genel merkezi de bu yönde harekete geçirmesi hepimiz için güzel bir haber olacaktır.
Zindanlardan demokrasi elbette çıkar, ama öncelikle zindanlardan özgürlüğe, demokrasi ve barışa giden yolu inşa etmemiz gerekiyor. Bunun için kaybedecek tek bir dakikamız bile yok.
“Hedefte, söylemde ve eylemde birlik”. Bir oneri: Sokak ve mahalle tiyatrolarinin yayginlasmasi, meydanlarda buyuleyici retorikler yerine halk oyunlari ve turkulerin seslerinin yukselmesi ve insanlarda menfaate dayanmayan sevgi ve siziyi paylasma ve herturlu paylasim duygusunun yinelenmesi ve kuvvetlenmesi enkolay bir acilim yontemi olabilir..
ya Allah aşkına nasıl bu insanlara barışçıl dersiniz?