Türkiye`deki internet girişimlerinin son dönemde sapır sapır döküldüğünü görüyoruz. Bugün Hürriyet Gazetesindeki haber bu duruma bir örnek teşkil ediyor. Önce habere bakalım:
Bu şirketin kapanmasıyla beraber sadece şirketin kurucusu Yusuf Yıldırım`in umutları tükenmedi, Türkiye ekonomisini ileriye taşımaya katkısı olacak bir proje daha sona erdi. Haberde belirtildiği üzere şirkete ilk yatırım yapan isimlerden biri Erikli Suyun eski sahibi Hasan Aslanoba idi. Aslanoba Türkiye`de yaptığı öncü girişimlerle ve ekosisteme yaptığı değerli katkılarla bilinen önemli bir isim. Bizzat kendisinin yürüttüğü bir başka proje tazedirekt.com da geçtiğimiz aylarda dijital dünyada “kepenk indirmişti”
Her başarısızlığın mutlaka kendine özgü neden ve parametreleri vardır. Fakat Türkiye internet ekosistemini politik, ekonomik ve girişimcilik üçgeninde değerlendirirsek bazı genel saptamalar yapmak mümkün. Mevcut durumun iki temel nedeni var:
İlk problem Türkiye`deki girişimcilerin hala geleneksel zihniyetten kurtulamamaları: Hasan Aslanoba gibi reel ekonomide başarılı olmuş işadamları ilk etapta reel ekonomiyle içiçe geçmiş internet projelerini tercih ediyor. Somut değer ve “hemen-gelir” odaklı bu girişimler de reel ekonomideki sorunlar su yüzüne çıkınca kendini geleneksel ekonomi ve onun risklerinden doğal olarak ayrıştıramıyor. Bu projeler inovatif projeler olmaktan ziyade gelişmiş ekonomilerde başarılı olmuş şirketlerin bir kopyası olarak ortaya çıkıyor. Eğer amaç yerel piyasada bir müşteri kitlesi yakalayıp bunu birkaç sene sonra küresel ölçekli bir firmaya satmaksa girişimci kendi çapında başarılı oluyor. Ama amaç küresel alanda ses getirecek ve çığır açacak projeler yaratmaksa izlenecek yol bu değil. Çözüm reel ekonomiden sıyrılmış, bilgi ekonomisiyle iç içe geçmiş yatırımları finansal olarak teşvik etmek. Türkiye`den çıkmış, dünyada ses getirmeye başlamış bu eksende de şirketler var: Scorp ve Voscreen bunlardan sadece bazıları. Ama dünyada milyonlarca kullanıcısı olan Voscreen henüz gelir yaratamadığı için Türkiye`deki ekosistemde yatırım çekemiyor. Voscreen büyük ihtimalle Amerika`ya göç edip dünyada dil eğitimi alanında öncü bir platform olacak. Kayıp Türkiye`nin olacak. Belki benzer bir yol haritasını diğer şirketler de izleyecek.
İnternet girişimlerinin başarısızlığının ikinci temel nedeniyse makro: Türkiye`nin son dönemde artan politik ve ekonomik riskleri Türkiye`deki girişimlerin risklerini gereksiz yere artırıyor. Birçok Venture Capital firmasi Türkiye şirketlerine ülke riski nedeniyle uzak duruyor. Halbuki bu projeler reel ekonomiden beslenen değil, bilgi ekonomisinden pay almayı hedefleyen şirketler olsa belki bu riski boşu boşuna taşımayacaklar.
Fakat mesele genel bir eksende irdelenmeli. Demokrasinin risk altında olduğu, özgürlüklerin kısıtlandığı, hukukun siyasallaştığı bir ekosistemde yaratıcı ve inovatif projelerin çıkması çok zor. Başarılı bir girişimin üç temel direği olan fikir, sermaye ve yetenek sürekli baskı altında. Baskıcı sistem özgür düşünmeyi yani yeni fikirleri engelliyor. Sermaye siyasal yönetimden korkuyor. Yetenek ise özgür fikir geliştiremediği ve sermaye bulamadığı zaman yurtdışına kaçıyor. Son dönemde ülkeyi terk eden yazılımcılar, girişimciler, akademisyenlerin sayısı azımsanamayacak kadar büyük. Sermayeye ulaşamayan, elindeki yetenekleri sürekli kaybeden bir ülke dijital dünyada çığır açacak projeler üretebilir mi?
Başarı bilgi ekonomisinde değer yaratan şirketler yaratabilmek. Yemeksepeti.com tabi güzel bir örnek ama kanımca Türkiye için uzun vadede bir başarı örneği değil. Devasa değerlere ulaşan Whatsapp ve Twitter da henüz ciddi bir gelir üretemiyor. Çözüm internet şirketlerine değil, bilgi ekonomisinde değer yaratan şirketleri, küresel olarak büyüme potansiyeline sahip girişimleri desteklemek ve onlara yatırım yapmak. Dünyada milyonlarca kullanıcıya ulaşmış Voscreen ve Scorp gibi girişimleri idrak edemeyen bir ekosistemin daha çok yolu var.
Yeni ekonomide ülke olarak büyüyebilmemiz için Türkiye`nin internet yatırımcılarının zihniyetlerini değiştirmesi, ülkeyi yönetenlerin de makro çerçevede demokratik ve özgürlükçü bir zemin oluşturup sermaye ve yeteneği teşvik etmesi gerekiyor.
Dogru tespitler. Yatirimcilarin sadece finansal konularla ilgilenmesi ancak os surecleri ve is modelleri konusunda donanimli kadrolara ve iliskilere sahip olmamasi da onemli bir etken. Ote yandan ux/ui, frontend ve backend kodlama ile yeni teknolojiler kullanan co location alt yapilarinin yetersiz olusu da iyi bir fikrin dogru bir urune donusmesini zorlastiriyor. Kisaca henuz gercek anlamda isleyen bir start up piyasasi olusamadi.
Butun girisim kitaplarinda yeni kurulan firmalarinin batmasinin en onemli nedeninin hizli buyume neticesinde nakit akisindaki bozulma olarak anlatilir. Bu nedenle girisimlerin sadece %20 si ayakta kalabilir. Ulkemizde yatirimci sayisi cok az ve sadece kisa vadede donusu olacak projelere yatirim yapiyorlar. Reel sektorde faaliyet gosteren ama donusleri 3-4 yili bulacak projeler insaat sektorundeki cazibede goz onunde bulundurulunca ilgi cekmiyor ve internet start uplari disinda daha yavas ama kararli buyuyen firmalar yatirimcilarin ilgisini cekmiyor. Hele ki girisim olayina sistematigine degil de kisa surede para kazandirma modeline odaklaninca sonuc kacinilmaz oluyor. Incir.com un sahibine basarilar dilerim buyuk bir tecrube yasamis hayallwrinin yikilmasini gerektirecek bir durum yok, yeni girimsimlerde bulunsun kendisinin yaratici ve basarili oldugu acik. Yatirimci sirketlerinde bu konudlarda uzmanlasmis ekiplerle firmalari destekleyip kisa vadede zenginlesmek yerine calisan modeller oturtmak icin gayret sarfetmesi lazim
Türkiye’de en önemli sorunlardan birisi kuşkusuz sermayedir.
Büyüme ve büyüme ile birlikte gelen yüksek nakit akışı heyecan vericidir ama eğer maliyetleri iyi yönetilemezse ve başa baş öngörülerinde hata varsa sonuç hüsran olacaktır. Yani iş ne kadar büyürse o kadar kolay batacaktır.
Tazedirekt tamamen fizibilite hatasından batmıştır. İncir.com da fizibilite hatasından bu sona gelmiştir.
Aynı mantıkta cirosunu ne kadar artırtırsa arttırsın “Getir” de işin sonunu getiremeden batacaktır. Çünkü öyle bir iş modelidir ki ciro ve pazar penatrasyonu arttırça kümülatif zararı da aynı oranda, hatta daha düksek bir çarpanla artmaktadır.
Yine önümüzdeki günlerde yönetmedikleri tedarik zincirisi ve pazarlama maliyetleri nedeniyle çok sayıda eticaret sitesinin de batacağını ön görebiliriz.
Geleceğin kazanacak pazar yeri uygulamalarında görülecek ortak nitelikler:
1. Yüksek transaction, düşün komisyon
2. Gerçek zamanlı ve konum tabanlı erişim
3. Düşük operasyon maliyetleri
4. Sıfır stok
5. Kullanıcıya değer yaratarak, onu çeken modeli
6. Global rekabete girebilen iş modeli
7. İşi bilenlerin etkili proje yönetimi
8. Startup’ların yazılımdan ibaret olmadığını, canlıya geçişten sonra işin %90’ının execution-operation olduğu gerçeği.