Herkes yanıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tek başına iktidar oldu!
Ahlaki çöküntüsüne, dışlayıcı siyasetine, kaba diline ve ülkeyi kötü yönetmesine rağmen AKP seçmenden yüzde 50`e yakın oy aldı.
Bahanelere sarılmayalım, kendimizi kandırmayalım.
Yarışın demokratik ve eşit şartlarda olmadığını ilk günden itibaren zaten biliyorduk.
Hile iddiaları inandırıcı değil.
Hile yapıldıysa ve biz şimdiye kadar bu durumu ispatlayıp ülkeyi başlarına yıkmadıysak zaten bu bize müstahak!
Hatalarımızı ve eksiklerimizi kabul etmezsek gelecekte de kazanamayız.
Bu yüzden şimdi birkaç geri adım atıp durum tahlili ve gelecek kurgulaması yapmak zorundayız.
AKP özellikle 2010 yılından itibaren ülkeyi berbat yönetti. Kötü yönetimin ortaya çıkardığı kırılgan ekonomik yapı, güvenlik-dış politika krizleri ve siyasi istikrarsızlık AKP`nin sendelediği belirsizliklerle dolu dönemde tamamen ayyuka çıktı.
Örneğin doların artması yılların hatalı ekonomik kararları sonucu oluştu. IŞİD’in ülkedeki saldırıları son iki aydaki olaylar nedeniyle değil, 2012`den beri izlenen dış politika sonucu ortaya çıktı.
Seçmenin önemli bir kısmı bu kırılganlığı ortaya çıkaran, ana nedenlerinin sorumlusu olan partiyi cezalandırmadı tam tersine diğer partilerin güçlenmeye başladığı dönemde bu sorunların yüzeye çıkan Ankara bombalaması, PKK’nın güçlenmesi, ekonomik daralma gibi belirtilerini görerek aslında bu problemlerin ana sorumlusu olan AKP`ye sarıldı.
AKP izlediği iletişim stratejisiyle bu sorunların kaynağının kendisinin olduğu gerçeğini gözden kaçırttı. Bu siyasi bir başarıdır. Bu sorunların kaynağının AKP olduğunu anlatamamak da siyasi bir başarısızlıktır.
Seçmeni suçlamak bir siyasi partinin düşeceği en büyük tuzak olur. Keza seçmenin iradesini suçlamaya başlarsanız bu yarışı hiçbir zaman kazanamayacağınızı en baştan kabul etmiş olursunuz.
Fakat biz bu yarışı kazanabilirdik, gelecekte kazanabiliriz ve mutlaka kazanacağız!
Yeter ki doğru ve yeni bir siyaseti kuralım. Geç değil.
Büyük ihtimal seçimler 2019`da değil, daha erken bir tarihte olacak. Neden mi?
AKP`nin ülkeyi kötü yönetmesi nedeniyle ortaya çıkan problemler bizzat yeni donemde AKP`nin kendi omuzlarında. İktidarın işi çok zor. Düşüş ivedilikle devam edecektir.
AKP`nin otoriter, kaba, dışlayıcı ve dar vizyonlu siyasetinin ülkenin karmaşık ekonomik, siyasi ve dış politik sorunlarını çözebilme yetisi yok. Bu sorunları çözemeden de AKP ülkeyi yönetemez.
Muhalefet olarak yarın iktidar olacak gibi hazırlıklı olmalıyız.
Yeni bir siyaset kurgularsak kazanabiliriz.
Muhalefet çağdaş ve ahlaklı bir ideolojiyle toplumun destek vereceği yeni, dinamik ve ahlaklı bireyleri harmanlayabilirse ülkeyi mevcut çıkmazından kurtarabilir.
Yeni konjonktürde ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisine (CHP) büyük iş düşüyor.
Kemal Kılıçdaroğlu partiyi arkaik bir yapıdan çağdaş bir sosyal demokrat partiye dönüştürme yolunda önemli adımlar attı.
Kılıçdaroğlu`nun partiye katkıları tarihi önemde. Partiyi sol ve çağdaş siyasetle buluşturmak gelecekteki başarıların da yapıtaşı olacaktır.
Fakat yapılması gereken daha çok şey var: Partinin cesur olması ve radikal adımlar atması gerekiyor. Dengeci yaklaşımlarla iktidara gelmek mümkün değil.
Pirince giderken evdeki bulgurdan olmak söz konusu değil çünkü evde bulgur yok. Siyasetin bulguru iktidardır. İktidar yoksa, bulgur da yok! Pirince gidebilmeli, risk alabilmeliyiz!
Muhalefetin gençleşmesi, niteliklileşmesi ve çağdaşlaşması gerekiyor.
Maalesef CHP istisnalara rağmen doğru bir kadro oluşturamadı. Önseçim-kontenjan dengesi sağlanamadı. Partinin birçok yöneticisi önseçime girmeye cesaret edemedi ve partiye güç katabilecek muhtemel kontenjan adaylarının kısıtlı kontenjan rakamı nedeniyle önü kesildi.
Ortaya çıkan sonuç bir gerçeği daha gösterdi:
Solun iktidar olabilmesi için sağdan da oy alması gerekmekte. Bu sağdan birkaç kişiyi partilere entegre ederek değil, ülkeyi hakkaniyet ve adalet ekseninde daha iyi yönetebileceği konusunda kamuoyunu ikna edecek kadroları yaratmakla mümkün olacaktır. Partiye sağdan entegre edilen isimlerin sağdan oy çekmede hiçbir katkısı olmadı.
Karşınızdaki parti yolsuzluk gibi ahlaki zaaflara sahipse siz de bu durumu haklı olarak muhalif siyasetinizde kullanıyorsanız hiçbir şekilde kendi içerinizde soru işareti oluşturabilecek isimlere yer vermemek, malzeme sunmamak zorundasınız.
Bu konuda da temel hatalar yapıldı.
Bu hatalardan dersler almak ve yeni bir siyaseti cesur bir yaklaşımla kurmak gerekiyor.
Yarının siyasetini bugünden itibaren yeni kadrolarla kurmak zorundayız. Kimseyi suçlamadan, bahaneler bulmadan, sadece ama sadece başarıya odaklanarak…
Kimsenin umudunu kaybetmemesi gerekiyor. İstedikleri şey zaten umudumuzu kaybetmemiz ve bu ülkeyi onlara teslim etmemiz.
Teslim olmayacağız. Seçmeni suçlamayacağız. Bahaneler üretmeyeceğiz.
Demokratik, özgürlükçü ve müreffeh bir Türkiye Rüyasını insanların önüne bir alternatif olarak koyacağız, seçmen bunu yapabilecek kadrolara inanacak ve bu kadrolar bunu gerçekleştirecek!
Söylemiyle, ideolojisiyle, kadrosuyla, örgütüyle tamamen tutarlı ve bağdaşık olarak.
2019`a kadar zamanımız yok. Şimdiden bu ideal için, Türkiye için çalışmamız gerekiyor!
Bu yazi ile sayin Sidar guzel bir yanlislar ve alinacak dersler analizi yapmis. Bu meyanda iki nokta cok onemli. Partinin yasca degilse bile kafaca ve gonulce genc bir ic duzenlemesi yapmasi ve bir HALK partisine yakisacak yani halka degen bicimde politikasini gozden gecirmesi gerek. En onemli hamle uc noktalarla birlikte ve onlarin icinden dogacak guclerle yan yana yasamakla baslamak zorunda zira vatanin kan dolasiminda cok tikanikliklar yaratildi. Sayin Sidar’in “Muhalefet çağdaş ve ahlaklı bir ideolojiyle toplumun destek vereceği yeni, dinamik ve ahlaklı bireyleri harmanlayabilirse ülkeyi mevcut çıkmazından kurtarabilir. ” fikrine katilmamak mumkun degil. Ancak onun tabandan dogmasi ve gelismesi gerek. Politika yapanlarin yardimi ancak yonettikleri hukumetlerin uc noktalarin ve ozellikle kirsal yasamin kendine benzer bir bicimde ve kendilerince buyumesindeki surekliligini devam ettirebilmesi icin gereken hususlarda yardimci (extension officers) gibi elemanlarla ve onlarin gerektigi gibi (ne fazla ve ne eksik) yapici yardimlariyla mumkun olacaktir. Kimseyi suclamayalim ve fakat guclenelim, kanimiz kaynasin. Herkes bu sonuctan (hezimetten) kendine dusen payi ve dersi alsin.
Bu yoruma kesinlikle katılıyorumama bir şartla; CHP yarın sabah kapısına kilit vurup çağdaş, yenilikçi, demokratik politikaların oluşumunun önünü açmalıdır. Raf ömrü çoktan dolmuş siyaset markaları ile yürümeye kalkışmak bize bugünleri gösterdi. Bugün Türkiye’nin sorunu AKP veya RTE değildir. 15 yıldır bu ülkenin önünü açacak siyaseti ortaya çıkaramayan muhalefettir.
Kadibesegil hakli.
Erdogan 12 yilda tamamen degisik yeni bir toplum “design” etmeyi basardi. Bizler ise 1923 ‘den beri 90 yildir cagdas, yenilikci, demokratik bir toplum yaratamamisiz. Elimizde recetesi de vardi…..
Sorun CHP de degil. CHP secmeninden maksimuma yakin oy zaten aliyor. Sorun merkez sagda baska parti olmamasi. Turkiyenin secmeni yuzde 60 sag yuzde 40 soldur. CHP nin yuzde 45 oyla iktidar olabilecegini zannetmek insanlardan dinlerini degistirmesini beklemek gibi birsey. AKP, DYP ve ANAP gibi merkez sag partilerini yokederek bu yuksek oylara geldi. Turkiye’nin artik lider vasiflarina sahip bir baskani olan merkez sag partisine ihtiyaci var. CHP (ki ben de CHP ye oy verdim) istedigi kadar patinaj ceksin, kendini yenilesin Turkiye de secmenden zafer kazanamaz. Siyasi metriklerin masa uzerinde hesaplanmasi ile olmadi ve olmayacak.
Analiz dogrudur katilirim ancak chpde bu vizyon nasil değişir, bilemiyorum. Secimde kasimpasada bir okulda resmi gorevliydim. 4 sandikta chpye ait sandik temsilcisi yoktu. Kasımpaşa’da olmayacaksan nerede olacaksın? Bir parti bunu bile sağlayacak durumda degilse, 77 milyonun yönetimi icin nasıl dönüşecek?
Gecmiste CHP nin iktidar olamamasini partinin lideri olan Baykal’a havale etmistik. Baykal gitti, Kilicdaroglu geldi, yine CHP ana muhalefet olarak devam ediyor. Kilicdaroglu gider baskasi gelirse durum yine degismiyecek. Turkiyede secmenlerin bir kismi AKP yi destekliyor cunku oradan gelecek buyuk projeler ve buyuk zenginlikler var, yani menfaat var. Diger bir kisim ise aklini kullanarak degil, sadece takim tutar gibi inadina oy veriyor. Ayrica gecmisimiz de gosteriyor ki vatandaslaimizin cogu, icinde veya ideolojisinde sol, sosyal, gibi kavramlar olan partilerden korkuyor oylarini say veya merkez sag partilere veriyor. Her ne kadar ben CHP taraftari isem de su anda gercekci olarak dusuncem su: Asiri dinci ve bolucu politika yapan AKP yi yenmek icin Laik, demokratik cumhuriyetci, birlestirici siyaset yapan merke sag, guclu bir olusum ortaya cikmali. CHP ise bu olusumu bir yandan desteklemeli diger yandan da simdilik guclu bir muhalefet olarak emniyet supabi gorevi yapmali. Yapilmasi gereken cok sey var. Tekrar adil bir hukuk duzenini kurmak, gelecege donuk olarak egitim sistemimizi tekrar laik ve cagdas bir yorungeye oturtmak gerekiyor.