Ekonomide üretimin temel girdilerinden biri işgücüdür. İşgücünün kalitesi, donanımı ve sayısı (işgücü) da o toplumun ekonomik kalkınma hızını belirler. Bu çerçevede işgücüne katılım ülkemiz için önem arzeden bir veridir. Nedir peki igücüne katılım?
Kısaca bir toplumda çalışmak isteyen nüfusun toplam çalışabilir nüfusa oranı olarak belirlenir (bu genelde 15-64 yaş olarak ele alınır). Türkiye’de çalışabilir nüfus 51 milyon, çalışan ve çalışmak isteyenler ise 28 milyon, peki ya geri kalan 23 milyon ne yapıyor? İşgcüne katılmıyor yani aktif olarak iş aramıyor ve çalışmıyor.
Ülkemizde işgücüne katılım oranı %55 seviyesinde, Tablo 1 durumu net olarak ortaya koyuyor, bu oranla OECD’de sonuncuyuz. Yani nerede ise tek kanatlı uçak gibiyiz, bir yarımız işgücüne katılıyor diğer yarımız ortada yok. Yunanistan’da bile işgücüne katılım %67’lerde OECD ortalaması ise %73.
Kadınlar İşgücünde Nerede?
Veriyi biraz daha detaylı incelediğimizde çarpıcı başka bir durum ortaya çıkıyor. Ülkemizde erkeklerin işgücüne katılım oranı %77 seviyelerinde ve OECD ortalamasına çok yakın. Durumu kadınların işgücüne katılımı açısından baktığımızda ise ülke olarak neden gelişmiş ülkeler liginden uzak olduğumuzu biraz daha net görebiliyoruz. Tablo 2’de OECD ülkeleride kadının işgücüne katılım oranları listelenmiş, yine en sondayız. Çalışma çağındaki yalnızca üç kadından birisi işgücünde yer alıyor ülkemizde, OECD ortalamasının nerede ise bizi ikiye katlamış. Burada en yakın ülke olan Meksika’dan bile 13 puan daha gerideyiz.
Genç Kadınlar
Gençlerdeki durumu incelediğimizde de durum pek değişmiyor. Ülkemizdeki 18-24 yaş aralığındaki yaklaşık her 10 kadından 4’ü ne iş hayatında ne de eğitimde. Bu oranla Avrupa ortalamasını dörde katlamışız. TÜİK verisine göre bu yaş grubunda 5,8 milyon gencimiz var ve bunların 4,2 milyonu ne okuyor ne çalışıyor.
Eğitimli Kadınlar
Ülkemizde nüfusumuzun sadece %11’i herhangi bir yükseköğretim eğitimine sahip. Buna rağmen bu kıt kaynağında önemli bir kısmı işgücünde yer almadığı görülüyor. Tablo 4 yüksek öğrenime sahip olupta işgücünde olmayan kadınların ülkelere göre oranını veriyor. Ülkemizde bu oran yine en yüksek seviyede.
Sonuç olarak
Tüm bu veriler ve işgücüne katılımla ekonomik kalkınma/refah arasındaki pozitif ilişki göz önüne alındığında (ilk 20 ekonomi içerisinde en düşük işgücüne katılım oranı da bizde) ülkemizin önemli bir kaynağını yeterince değerlendiremediği ortaya çıkıyor.
Kadınların işgücündeki yerini arttırma yönelik reformların hayata geçirilmesi öncelikli tartışma konularımızdan birisi olmalıdır. Bu konuya yönelik hem iktidar hem de muhalif partilerin programlarında yer alan çözüme yönelik vaatlerin bir an önce hayata geçirilmesi konusunda biz vatandaşlarında takipçi olması gerekiyor.